İnşaat sektörü, malzemelerdeki fiyat artışından şikayetçi | Egenews | Ege ve İzmir Son Dakika HaberleriEgenews | Ege ve İzmir Son Dakika Haberleri

3 Mayıs 2024 - 12:35

İnşaat sektörü, malzemelerdeki fiyat artışından şikayetçi

İnşaat sektörü, malzemelerdeki fiyat artışından şikayetçi
Son Güncelleme :

23 Mayıs 2021 - 15:41

1480 Okuma

İhracatçılardan devlet destekleri talebi

İhracatçılar; son yıllarda yüzde 30 civarında eriyen ortalama ihraç fiyatlarındaki düşüşün durması ve ibrenin tekrar yukarı yönlü olması, ihraç fiyatlarının hedeflenen seviyeye çıkması için pandemi döneminde devlet desteklerinin artırılmasını istiyor.

 

Pandemi nedeniyle mağduriyet yaşayan meslek gruplarına hükümet tarafından sağlanan desteklerin yerinde olduğunu ve desteklediklerini belirten Ege İhracatçı Birlikleri (EİB) Koordinatör Başkanı Jak Eskinazi, dünya genelinde talebin nazlı olması nedeniyle Türkiye’nin ortalama ihraç fiyatının son yıllarda 1,6 dolar ortalamadan 1,1 dolara düştüğünü, ortalama ihraç fiyatlarının yüzde 30-35 seviyesinde eridiğini, maliyetine ihracat yapmak durumunda kaldıklarını, ihracatçılar olarak 2021 yılında Türkiye’ye 200 milyar dolar döviz kazandıracaklarını ve bu tutarın yüzde 1’i olan 2 milyar dolar devlet desteğini sağlanan desteklerin artırılması gerektiğini dile getirdi. “Ticaret Bakanlığımız tarafından ihracatçılara farklı başlıklarda sağlanan devlet destekleri için 2021 yılında 4,1 milyar TL bütçe ayrıldı” diyen Eskinazi, “Ancak yılın ilk dört ayında söz konusu desteklerin toplam tutarı geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 59 oranında azalarak 367 milyon TL olarak gerçekleşti. Devlet yardımları süreçlerinde henüz hakkedişleri ödenmeyen ihracatçılara ödemeler hızlandırılabilir, bu noktada yeni uygulanmaya başlanan Destek Yönetim Sistemi (DYS) süreçleri hızlandırmak için etkin bir şekilde kullanılabilir. İhracattan elde ettiğimiz dövizin yüzde 1’inin ihracatçılara devlet desteği olarak dönmesini uzun yıllardır talep ediyoruz. Pandemi döneminde bu talebimizin yerine getirilmesi daha acil hale geldi” diye konuştu.

“En önemli döviz girdisini sağlayan kalem ihracat”

Türkiye ekonomisi açısından döviz gelirlerinin artırılması ihtiyacının hem konunun uzmanı iktisatçılar hem de hükümet tarafından yoğun bir şekilde ifade edildiğini dillendiren EİB Koordinatör Başkanı Jak Eskinazi, ödemeler bilançosunda en önemli döviz girdisini sağlayan kalemin ihracat olduğuna dikkati çekti. Eskinazi sözlerini şöyle sürdürdü: “İhracatçılara sağlanan nakdi ve vergisel teşvikler günümüz koşullarında daha da önemli hale geldi. Bu çerçevede ihracatçılara sağlanan nakdi desteklerin tutar olarak artırılması yanında yeni ve daha kolay erişilebilir destek unsurları da ihdas edilmelidir. Tarımsal ürün ihracatında birim başına sağlanan nakdi destek tüm sektörlere yaygınlaştırılabilir. Bunun yanı sıra ihracatçılara yönelik hali hazırda sağlanmış olan vergisel teşviklere ilave tedbirler geliştirilebilir. Örneğin gerçek kişilere, posta idaresi ya da hızlı kargo taşımacıları aracılığıyla elektronik ticaret gümrük beyannamesiyle gerçekleştirdikleri mal ihracatı kapsamında elde ettikleri kazancın yüzde 50’sini gelir vergisi matrahından indirebilme imkânı veren mikro ihracat desteğinin kapsamı tüm ihracatçıları kapsayacak şekilde genişletilebilir.”

“Destek oranları yüzde 20 artırılsın”

Pandemi koşulları nedeniyle ihracatçıların 2 yıldır fiziki fuar ve ticaret heyeti organizasyonlarına katılamadığını hatırlatan Eskinazi şöyle devam etti: “İhracatçılarımız tesislerinde üretimin devam etmesi, istihdam ettikleri çalışanların işlerini ve refahının sürmesi adına son yıllarda sürekli fedakârlık yaparak maliyetine satış yapar oldu. Dünya genelinde aşılamanın yaygınlaşmasıyla birlikte yaşam normale döndükçe fiziki fuarlar ve ticaret heyeti organizasyonları eski canlılığına kavuşacak. Bu gelişmelerden azami faydayı sağlayabilmemiz için fuar desteklerinin eskisi gibi dolar cinsinden ödenmesini ve yüzde 50 olan desteklerin yüzde 70’e çıkarılmasını bekliyoruz. Hedef pazarlardaki fuarlardaki destek oranı ise yüzde 90’a çıkarılmalı. Mevcut devlet desteklerindeki tüm oranlar 20 puan artırılmalı.”

“Enerji girdileri KDV iadesiyle mahsup edilebilmeli”

İhracatçıların maliyetleri arasında enerjinin büyük yer tuttuğuna işaret eden Eskinazi, şöyle konuştu: “İhracatçılarımızın kendi ihtiyacı olan enerjiyi yenilenebilirlik enerji kaynaklarından temin etmek için yapacakları yatırımlar devlet desteği kapsamına alınmalı. Ürettikleri ihtiyaç fazlası elektriğin devlet tarafından satın alınması konusunda düzenleme yapılmalı. İhracatçıların KDV iadesiyle mahsup kalemlerine enerji giderleri de dahil edilmeli.”

“Sürdürülebilirlik yatırımları destek kapsamına alınmalı”

Dünyadaki kaynakların kıt olduğunu, sürdürülebilir üretim ve ihracatın hayati derecede öneme sahip olduğunu dile getiren EİB Koordinatör Başkanı Jak Eskinazi, “En büyük ihraç pazarımız Avrupa Birliği (AB) 2050 yılına kadar karbon salınımını sıfırlamayı hedefliyor. 2022’den itibaren AB’ye ihracatta karbon vergisi gündeme gelecek. Karbon salınımını düşürecek adımları atan ihracatçılarımız bu çabalarında devleti yanlarında görmek istiyorlar. Özellikle atıkların yeniden kazandırılmasına ilişkin destekler olabilir, ayrıca sürdürülebilirlikle ilgili başlıklarda özel danışmanlık hizmetleri kapsama alınabilir” diye konuştu.

“Kur farkları gelir ve kurumlar vergisi matrahından indirilebilmeli”

“İhracattan elde edilen kazançlarda vergi yükümlülüğünü azaltan tedbirler tasarlanabilir” tespitinde bulunan Eskinazi, “İhracatçılar kur artışlarında her ne kadar vergiye tabi kazanç anlamında kur farkı geliri elde etmiş olsalar da, esasen yeni ihracat ürünlerinin imali veya tedarik maliyeti aynı ölçüde artmakta olduğundan reel manada bir kazanç doğmamaktadır. Reel olmayan kazancın vergilendirilmesi ihracatçıların sermayelerinin erimesine neden olmaktadır. Bu çerçevede ihracat alacaklarından kaynaklanan kur farklarının belli ölçüde gelir ve kurumlar vergisi matrahından indirebilme imkânı sağlanmalıdır. İhracatçıların finansman kısıtları dikkate alınarak ihracat iadelerine yönelik mevcut kolaylaştırmalara ilave yeni imkanlar geliştirilebilir. Bu çerçevede vergiye uyumlu mükelleflere sağlanmış olan ön kontrol raporu ile iade imkanının genişletilmesi ve ayrıca gelir ve kurumlar vergisinde vergiye uyumlu mükellef indiriminden faydalanan mükellefler için de teminat mektubu ile yapılan iadelerde teminat tutarlarında belirli ölçülerde indirim yapılması tasarlanabilir” görüşlerini savundu.

“E-ihracata yönelik destekler artırılmalı”

İhracatın tabana yayılmasına yönelik bir açılım geliştirilmesi çağrısında bulunan Eskinazi, e-ihracatla ilgili süreçlerin kolaylaştırıldığı, yeni girişimci ve firmaların ihracata yönlendirildiği bir ekosistem kurulmasını istedi. Pandemi sonrasında dünya genelinde Konteyner sıkıntısı yaşandığını ve ihraç ürünlerinin dünya pazarlarına ulaşma fiyatlarında astronomik artışlar yaşandığını hatırlatan Eskinazi, “Özellikle uzak destinasyonlar (Çin, ABD gibi) için destek ihdas edilebilir. Belirli hatlar için deniz lojistiği firmaları yetkilendirilip, bu firmaların daha elverişli şartlarla yük taşıması sağlanabilir” değerlendirmesinde bulundu.

“Ticaret Bakanlığımız ihracatçı sektörlerle daha sık bir araya gelmeli”

Türkiye’de sayıları 100 bini aşan ihracatçıların sorunlarının çözümünde en üst merciinin Ticaret Bakanlığı olduğunu hatırlatan EİB Koordinatör Başkanı Jak Eskinazi, Ticaret Bakanlığını ihracatçı sektörlerle daha sık bir araya gelmeye davet etti.

EİB Koordinatör Başkanı Jak Eskinazi ihracata sağlanabilecek ilave destekleri maddeler halinde şu şekilde sıraladı:

1) Lojistik maliyetlerinin yükselmiş olması nedeniyle lojistik desteği hayata geçirilmelidir, lojistik sektörümüzün güçlendirilmesi için çalışmalar acilen başlatılmalıdır.

2) KDV iadelerinde mahsup kapsamı genişletilmelidir. (Her türlü enerji girdileri, grup şirketleri ile üretim girdisi mal&hizmet alımları yapılan firmaların vergi borçları mahsup kapsamına alınabilir)

3) İhracata dönük yeni yatırımlar için TCMB kaynaklı Eximbank üzerinden orta&uzun vadeli reeskont kredileri ihracatçılara sunulmalıdır.

4) Teminat mektubu olmadan ihracat alacaklarının ve yurt içi alacakların sigorta poliçeleri teminatlı ihracat kredi kullandırılmalıdır.

5) İhracatçılarımızın, uygun maliyetli orta&uzun vadeli kredilerin doğrudan yurtdışı finans kuruluşlarından temin edilebilmesi için Eximbank tarafından garanti, teminat mektubu verilmelidir.

6) Havayolu ile yapılan ihracatlarda 1 yıldır havalimanı geçici depolama işletmeleri İhracat ardiyesi alınmaya başlandı. Bu hiç alınmamalı ya da pandemi koşullarında devlet tarafından karşılanmalıdır.

7) İhracat işlemlerinde kırmızı hat kriterine göre özellikle limanlarda bulunan eşyalar gümrük tarafından muayene edildiği zaman liman tarafından çok yüksek muayene ücreti alınıyor. Bu ücret destek kapsamına alınmalıdır.

8) Özellikle havayolu ihracatlarında mesai ve yolluk ücretleri artış gösterdi. İhracatla ilgili tüm mesai ve yolluk ücretleri pandemi döneminde devlet destekleri kapsamında ödenmelidir.

9) Konteyner ile yapılan ihracatlar da liman sahasında yükleme, boşaltma vb. hizmetleri limanlar vermesine rağmen acenteler tarafından nerdeyse 3 katına varan ücretler ihracatçı firmadan talep ediliyor. Bu ücretlerin makul seviyelere düşürülmesi ve devlet tarafından karşılanması sağlanmalıdır.

10) 2018 yılından beri değişmeyen tarımsal ürünlerde İhracat iadesi ödeme oranları 3 yıllık kümülatif enflasyon oranında artırılmalı, ihracata bağımlı olan ve Türkiye’nin üretim ve ihracatında dünya lideri olduğu çekirdeksiz kuru üzüm, kuru incir, kuru kayısı başka olmak üzere ihracat iadesi yapılan tarımsal ürünlerin kapsamı genişletilmelidir.

11) Türk Parası Kıymetini Koruma Hakkında 32 Sayılı Karara İlişkin Tebliğ’de ihracata yönelik devlet yardımları kapsamındaki faturaların döviz ya da dövize endeksli olarak düzenlenmemesi zorunluğundan muaf tutulmasında yarar görmekteyiz. İhracatçı firmalarımız ülkeye döviz kazandırdığı için mevcut perspektifte 32 sayılı kararda amaçlanan bir faaliyet gerçekleştirmektedir. Bu nedenle ihracatçı firmaların 32 sayılı karar yaptırım hükümlerinden muaf tutulması da bir çözüm olabilir.

12) Ticaret Bakanlığının ihracatçı birlikleri vasıtasıyla yürüttüğü yurt dışı birim, marka ve tanıtım faaliyetlerinin desteklenmesi, pazara giriş belgelerinin desteklenmesi, tasarım desteği gibi tüm desteklerde destek oran ve limitlerinin 20 puan artırılması, ihracatçılarımıza ciddi bir finansman imkânı sağlayacaktır.

13) Yurt dışı birim gibi bazı desteklerden ihracatçı firmalar sadece 4 yıl yararlanabiliyor, bu destek sürelerinin pandemi döneminde 2 yıl artırılması yerinde olacaktır.

14) 5 adet cerrahi maske ihracatı için 1 adet cerrahi maske hibe,10 adet koruyucu tulum ihracatı için 1 adet koruyucu tulum ya da 3 adet koruyucu tulum ihracatı için 20 adet cerrahi maske hibe şartı bulunuyor. Koruyucu maske ve tulum ihracatında hibe şartlarının kaldırılmasını talep ediyoruz. Medikal ürünlerde hibe şartını kaldırdığımız takdirde küresel talebin yoğun olduğu bu ürün grubunda yıllık ihracatımıza yaklaşık 5 milyar dolar katkı sağlayacağımızı öngörüyoruz.

15) Son yapılan Tarım-Orman Şurası’nda Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan tarafından prestijli ürünlerimiz olarak tanımlanan “Üzüm, incir, kayısı, zeytin” gibi ürünlerimizin üretim ve ihracatının sürdürülebilirliğinin sağlanması için iklim değişikliğinin getirdiği kuraklığın etkilerinin bertaraf edilmesi için sondaj, kuyu, su deposu vb. yatırımlarına sağlanan desteklerin yüzde 50 oranında artırılması gerektiğine inanıyoruz. Bu ürünlerin üretim sürecinde kullanılan kimyasal ilaçlar yerine biyokteknik ve biyolojik mücadele yöntemlerine verilen desteklerin de yüzde 50 yükseltilmesini istiyoruz.

16) Tarım ürünlerimizin sağlıklı depolama şartlarının sağlanması için TMO öncülüğünde lisanslı depolar kurulması hızlandırılmalıdır. Bu sayede bugün 40 milyar dolar seviyesinde olan tarım ürünleri hasılamız önümüzdeki 5 yılda iki katına çıkabilecek potansiyele sahip.

17) Ülkemizde üretilebildiği halde iç tüketimi bile karşılamaktan uzak olan ve her yıl yüz milyonlarca dolarlık dövizle ithal etmek durumunda kaldığımız ceviz, badem gibi ürünlerin plantasyonlarına daha fazla destek verilmeli.

18) Gençlerin köylerde üretime devam etmesi için tedbirler alınmalıdır. Köylerdeki genç üreticilerin sigortaları Devletçe karşılanmalı, köyde ikamet etmenin maliyeti azaltılmalıdır.

19) Ülkemizde daha fazla üretimi mümkün olan birçoğu hayvancılıkta besin maddesi olarak kullanılan hububat, bakliyat ve yağ bitkileri (soya kolza, ayçiçeği, kanola, yer fıstığı, nohut susam, pamuk, aspir, hint yağı, vb.) ekim ve dikimi daha fazla desteklenmelidir. Bu sayede milyarlarca dolar dövizimizin ithalata gitmesi önlenmiş olacaktır.

20) Demir çelik sektörü en büyük pazarları olan Amerika ve Avrupa Birliğinde 2018 yılından beri korunmacı önlemler sebebiyle zor bir dönem geçirmektedir. Amerika’ya ihracatımızda çelik ürünlerine yüzde 25, alüminyum ürünlerine yüzde 10 ilave vergi uygulamakta, Avrupa Birliğine çelik ihracatında ise uygulanan korunma önlemi kapsamında kota aşımı durumunda yüzde 25 oranında ilave vergi ödenmektedir. Kota uygulamasının 30 Haziran’da son bulması beklenirken Avrupalı çelik üreticilerinin kotaların 3 yıllık korunma önleminin bitiş tarihi olan 30 Haziran’dan itibaren devam ettirilmesi baskısı devam etmektedir. Benzer şekilde İngiltere’nin kota uygulamasının devam edeceğine yönelik ön karar da yayınlandı. İlave vergilerin ve kotaların devam etmesi Türk çelik üreticileri açısından olumsuzluğa neden olmaktadır. Kotaların esnetilmesi veya kaldırılması yönünde Bakanlık nezdinde girişimlerde bulunulması, ayrıca çelik sektörünün bu ağır şartlarda Türkiye’nin en önemli ihraç kalemlerinin ön sıralarında yer alması sebebiyle de mutlaka desteklenmesi gerekmektedir.

21) Türkiye’de çelik üretiminin çoğunluğu hurdadan yapılmakta olup geri dönüşümün ve döngüsel ekonominin en yoğun uygulandığı sektörlerden biridir. Bu çerçeveden bakıldığında cevher ile üretime kıyasla daha çevre dostu bu üretim tarzının, ayrıca yeşil üretime geçişin önem kazandığı bu dönemde kömür alternatifi kaynakların kullanılmasıyla yeşil üretim yatırımlarına da destek verilmesi faydalı olacaktır.

22) İhracatçılara çok önemli bir finansman sorununa neden olan “Devreden KDV”nin iade mekanizması gözden geçirilmelidir. KDV sistemimiz KDV iade hakkı doğuran çeşitli işlemler bulunmakta, bunların en başında da ihracat yer almaktadır. İhracatçıların kar marjları dikkate alındığında ihracata konu malların satın alınması veya üretimi sırasında ödenen KDV’lerin iade süreçlerinin uzaması ciddi finansman yükü haline gelmektedir. Bu sebeple mevcut iade süreçlerinin hızlandırılması yanında, iade sonrası kalan devreden KDV’ler bakımından da bir dönem İngiliz modeli olarak KDV sistemimize getirilmesi planlanan otomatik iade mekanizmasının bir an evvel sisteme kazandırılması yararlı olacaktır. Bu çerçevede ihracatçının Devreden KDV stokunun en azından bir kısmının ertelenen vergi borçları ile mahsup edilmesi yararlı olacaktır. Özellikle, şirketlerin nakit yapısındaki dengesizlikleri gidermek için bir kısım devreden KDV’nin -çeşitli inceleme prosedürlerini takiben- nakden mükelleflere iadesi de sağlanabilir veya en azından devreden KDV stokunun bir kısmı gelir ve kurumlar vergisi matrahından gider olarak indirilebilir. Bu yolla mükelleflerin vergi yükleri azaltılabilir.

23) İhracatçı yatırım yapamazsa ihracatı daha fazla artıramaz, yüksek teknoloji ve katma değerli ürünlere geçemeyiz. İhracatçının yatırım yapmasına engel olacak şekilde vergi yükümlülüklerinin artırılması altın yumurtlayan tavuğun kesilmesi anlamını taşıyacaktır. Pandemi döneminde vergi yükümlülüklerinin artırılmaması gerekmektedir.

Geleceğin reklamcıları AW’da buluştu

Yaşar Üniversitesi İletişim Fakültesi Halkla İlişkiler ve Reklamcılık Bölümü tarafından düzenlenen Advertising Workshop (AW!) Reklam Çalıştayı, Covid-19 salgını nedeniyle çevrimiçi olarak gerçekleştirildi.

Farklı şehir ve üniversitelerden katılımcıların yer aldığı çalıştay, 3 gün boyunca öğrencilere büyük deneyim kazanma fırsatı sundu.

Yaşar Üniversitesi İletişim Fakültesi Halkla İlişkiler ve Reklamcılık Bölümü tarafından bu yıl 7.’si düzenlenen AW! Reklam Çalıştayı’nda, farklı üniversite ve sektörden önemli isimler öğrencilerle buluşurken söyleşiler ve atölye çalışmaları gerçekleştirildi. Jimmy Key firmasının katkılarıyla gerçekleşen ve 1,618 Agency Ajans Başkanı Sefa Karahan ile Reklam Fotoğrafçısı Fethi İzan’ın, dijital çağın sektör üzerindeki etkileri hakkında verdiği konferans ile başlayan çalıştaya, 5 üniversiteden farklı bölümlerden 30 öğrenci katıldı. Açılışta konuşan İletişim Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Sevda Alankuş, çevrimiçi buluşmaların hayatımızın bir parçası haline geldiğini belirtti. Alankuş, çalıştaya bugüne kadar 30 üniversiteden 300’e yakın öğrencinin katılarak sektör temsilcileri ile buluşup deneyim kazanma fırsatı bulduğunu söyledi.

Çalıştayda pek çok üniversiteden öğrenciler bir araya geldi. Katılımcı öğrenciler; tamamı sektör temsilcilerinden oluşan Sinem Kaya, Ataberk Akalın, Yiğit Tümer, Sertaç Ali Özgür, Tuğkan Cabbar ve Alican Kılıçoğlu mentörlüğünde, Jimmy Key firması için “Çevreye duyarlılık ve sürdürülebilirlik” temalı bir reklam kampanyası hazırladı. Öğrenciler karma gruplar halinde, partner firma tarafından verilen ön sunum üzerine üç gün boyunca çalışarak kampanyalarını oluşturdu. Sunumlarını; Jimmy Key Yönetim Kurulu Başkanı Elvan Ünlütürk, Sun Grup Kurumsal İletişim Grup Müdürü Gizem Dağ, 1,618 Agency Ajans Başkanı Sefa Karahan, Fikirfikir Adworks Ajans Başkanı Can Zibil ve Publicis İstanbul Stratejik Planlama Direktörü Berkay Başer’den oluşan jüriye yapan öğrenciler, değerlendirmenin sonunda birinci, ikinci ve üçüncü olarak ödüllendirildi. Birinci olan gruptaki öğrenciler ayrıca, Jimmy Key firmasında staj yapma imkanı da kazandı.

DEÜ’den her engel grubu için ayrı bilgilendirme

Dokuz Eylül Üniversitesinin (DEÜ) 10-16 Mayıs Engelliler Haftası kapsamında düzenlediği etkinliklerin açılışını yapan DEÜ Rektörü Prof.

Dr. Nükhet Hotar, “Üniversite olarak, engelli bireylerin temel eğitimden yükseköğretime; çalışma hayatından kamusal sorumluluklara; sanattan spora kadar her alanda ve konuda yer almalarını desteklemekteyiz. Fırsat eşitliğine olan inancımız ve ilkelerimiz, engelsiz toplum ve üniversite anlayışımızın omurgasını teşkil etmekte; proje ve yatırımlarımızı şekillendirmektedir” dedi.

Dokuz Eylül Üniversitesi, Engelliler Haftası kapsamında bir hafta boyunca süren etkinlikler düzenledi. Engel gruplarının ihtiyaçlarına yönelik bilgilendirmelerin yanı sıra, engelli bireylere yönelik projelerden, başarı hikayelerine kadar çok çeşitli konularda söyleşiler gerçekleştirildi. Akademisyenlerin ve milli sporcuların konuşmacı olduğu söyleşilerde fırsat eşitliği vurgusu yapıldı. Dokuz Eylül Üniversitesinin dezavantajlı grup içinde tanımlanan bireylerin desteklenmesi, teşvik edilmesi ve onlara fırsatların sunulmasını önemsediğini belirten DEÜ Rektörü Prof. Dr. Nükhet Hotar, “Üniversite olarak, engelli bireylerin temel eğitimden yükseköğretime; çalışma hayatından kamusal sorumluluklara; sanattan spora kadar her alanda ve konuda yer almalarını desteklemekteyiz. Fırsat eşitliğine olan inancımız ve ilkelerimiz, engelsiz toplum ve üniversite anlayışımızın omurgasını teşkil etmekte; proje ve yatırımlarımızı şekillendirmektedir. Geçen yıl YÖK’ün 2020-Engelsiz Üniversite Ödülleri’nde 3 nişan ve 3 bayrak almaya hak kazanmıştık. Bu yıl da benzer bir başarıyla yolumuza devam ettik; merkez kütüphanemiz mekanda erişilebilirlik, İktisadi ve İdari Bilimler Fakültemiz eğitimde erişebilirlik bayraklarını aldılar. Engelsiz üniversite olma yolunda üç yıldır büyük bir kararlılıkla çalışan rektörlük olarak birçok projeyi engelli mensuplarımızla birlikte hayata geçirmenin gururunu yaşadık” dedi.

Son 3 yılı anlattı

Son 3 yıl içinde gerçekleştirdikleri projeler hakkında bilgi veren Hotar, “Yerleşkelerimizde engelli mensuplarımıza yönelik fiziki düzenlemeler gerçekleştirdik. Pandemi şartlarına rağmen bu çalışmalarımızı aralıksız sürdürüyoruz. Merkez kütüphanemizde ‘Kitabımın Sesi Ol’ projesi kapsamında; görme engelli kullanıcılarımız için kitapların sesli okunmasını ve kaydedilmesini sağladık. Engelli Hakları Sempozyumu’nu düzenledik; bilimsel yaklaşımları ve fikirleri paylaştık. ‘Yanındayız’ mottosu ile yeni dönem başlattık. Engelsiz Dokuz Eylül Koordinatörlüğümüz işbirliğinde öğrenci topluluklarındaki öğrencilerimizin engelli arkadaşlarına ‘Alt Yazı Hazırlama, Akran ve Not Tutma Desteği’ gibi temel konularda destek olmaları sağladık. Pandemi öncesinde, iletişim kanallarını genişletmek amacıyla DESEM bünyesinde, hem mensuplarımıza hem de vatandaşlarımıza yönelik Türk Temel İşaret Dili Kursu açtık. Yine bu yıl faaliyete geçirdiğimiz Diş Hekimliğimiz Fakültesinde, engelli hastalarımızın ameliyathane ortamında ve genel anastezi ile diş tedavisine yönelik çalışmalara da başlandı. Bu konuda sürekli hizmet vermesi açısından fakültemizin Ege Bölgesindeki ilk merkezlerden birisi olmasını hedefliyoruz. Yine, rektörlük olarak engelli mensuplarımıza özel ring seferleri koyduk, araçlar tahsis ettik, binalarımıza ulaşımın sağlanması noktasında ciddi teknik ve teknolojik yatırımlar yaptık. Kurumsal internet sitelerimizi de engelli dostu haline dönüştürdük. Milli takımlarımızda yer alan engelli sporcularımıza spor tesislerimizi tahsis ettik; ihtiyaç duydukları antrenör desteğini sağladık” diye konuştu.

Kalite belgeli hizmet

Engelsiz üniversite olma sürecinde; öğretim ve araştırma faaliyetleri ile yönetsel hizmetlerde, standartları yükseltecek ISO14001:2015 Çevresel Yönetim Sistemi, ISO 9001:2015 Kalite Yönetim Sistemi ve ISO 22000:2018 Gıda Güvenliği Yönetim Sistemi sertifikalarını aldıklarını hatırlatan Rektör Hotar, engelli bireyle sportif alanda verdikleri destekleri de anlattı. Sosyal izolasyon ve kısıtlamaların yaşandığı dönemde, engelli bireylerin hareketsizliğe bağlı bazı sıkıntılar yaşayabildiğini belirten Prof. Dr. Nükhet Hotar, “Üniversitemizde, dijital ve sosyal mecraların kullanılacağı ‘online spor’ projesi üzerinde çalışmaya başladık. Önümüzdeki dönemde, yerleşkelerimizdeki spor alanlarının engelli vatandaşlarımızın doğrudan kullanıma yönelik hazırlıklarımızı da sürdürüyoruz. Yine Engelsiz Dokuz Eylül Koordinatörlüğümüz, birimlerimizdeki temsilcileri aracılığıyla toplantılar yapmakta; üniversite düzeyindeki engelli öğrenciler ile akademik ve idari personel ve aileler ile iletişim kurmaktadır. Böylece üniversitemizde gerekli düzenlemeler ve faaliyetler titizlikle planlanmaktadır. Son olarak üniversitemizde, engel gruplarına yönelik yayınlara da hız verilmiştir. Bu kapsamda el kitapçıkları ve bilimsel içerikli çeşitli yayınlar hazırlanmaktadır. Ayrıca koordinatörlüğümüz tarafından 3 ayda bir hazırlanan derginin yayınına da başlanmıştır” ifadelerini kullandı.

Engelliler Haftası etkinlikleri

Engelliler Haftası boyunca Dokuz Eylül Üniversitesinde çok sayıda çevrim içi etkinlik düzenlendi. Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Yüksekokulu “Engellilerde Fiziksel Aktivite ve Spor” başlıklı toplantı düzenledi. Eğitim Bilimleri Enstitüsü Ar. Gör. Dr. Ahmet Bilal Özbek “Bireyselleştirilmiş Öğretim Programı”, Buca Eğitim Fakültesi öğretim üyesi Doç. Dr. Alev Girli “Eğitimde Bütünleştirme ve Kaynaştırmada Öğretmen Olmak” başlıklı söyleşi gerçekleştirdi. Hemşirelik Fakültesi öğretim üyesi Doç. Dr. Meryem Öztürk Haney’in moderatörlüğünü yaptığı “Milli takım Sporcuları ile Söyleşi” programında Yiğit Caner Aydın, Merve Nur Eroğlu, Sadık Savaş, Zehra Özbey Torun, Murat Turan, moderatörlüğünü Spor Bilimleri Fakültesi’nden Doç. Dr. Hikmet Gümüş’ün yaptığı “Adım Adım Zirveye” başlıklı söyleşide ise Ampute Futbol Flag of Turkey Milli Takımı oyuncuları Erdi Arslan, Gökhan Katrancıoğlu ve Vaçiku izleyicilerle buluştu. İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi öğretim üyesi Dr. Öğr. Üyesi Gülçin Güreşçi ve AKUT Yönetim Kurulu Başkanı Recep Şalcı ise “Engelliler İçin Acil Durum Planları” başlıklı söyleşide hayati önem taşıyan bilgiler paylaştı.

Her güne bir bilgi

10-16 Mayıs Engelliler Haftası boyunca her gün, Dokuz Eylül Üniversitesi resmi sosyal medya hesaplarından, günün anlam ve önemine uygun faydalı bilgiler paylaşıldı. Dokuz Eylül Üniversitesi Uzaktan Eğitim Merkezinin hazırladığı Öğretim Elemanı Kılavuzu’nda uzaktan eğitim sürecine ilişkin öneriler ve özel gereksinimli öğrenciler için erişilebilirlik uygulamaları anlatıldı. 11 Mayıs Görme Engelliler Günü, 12 Mayıs İşitme ve Konuşma Engelliler Günü, 13 Mayıs Ortopedik Engelliler Günü’nde ilgili engel grubundaki bireylere yönelik uygun davranış biçimlerinin anlatıldığı öneriler yayınlandı. Down Sendromu ve Otizm Spektrum Bozukluğu olan bireylere ilişkin bilgilerin yer aldığı animasyon filmler ise resmi Youtube hesabı üzerinden izleyici ile buluştu.

Alkollü arkadaşların kavgası kanlı bitti: 1 ölü

İzmir’in Buca ilçesinde, alkol aldıkları ileri sürülen iki arkadaş arasında çıkan kavgada göğsünden bıçaklanan şahıs, kaldırıldığı hastanede yaşamını yitirdi.

İzmir’in Buca ilçesinde, alkol aldıkları ileri sürülen iki arkadaş arasında çıkan kavgada göğsünden bıçaklanan şahıs, kaldırıldığı hastanede yaşamını yitirdi.

Olay, gece saatlerinde Mustafa Kemal Mahallesi Demokrasi Parkı’nda meydana geldi. İddiaya göre, parkta alkol için Salih Can Çetin (22) ve arkadaşı D.Ö., arasında tartışma çıktı. Çıkan tartışmanın kavgaya dönüşmesi ile birlikte D.Ö., yanında bulunan bıçak ile Salih Can Çetin’i göğsünden bıçakladı. Çetin, kanlar içerisinde yere yığılırken, çevredeki vatandaşlar tarafından durum polis ve sağlık ekiplerine bildirildi. İhbar üzerine gelen sağlık ekiplerince Buca Kadın Doğum ve Çocuk Hastalıkları Hastanesi’ne kaldırılan Çetin, burada yapılan tüm müdahalelere rağmen kurtarılamadı. Hastaneye gelen savcının incelemelerinin ardından Çetin’in cansız bedeni Adli Tıp Kurumu morguna kaldırıldı.

Cinayet şüphelisi yakalandı

Öte yandan, ihbar üzerine adrese gelen polis ekiplerince yapılan çalışmalar neticesinde cinayet şüphelisi D.Ö., yakalanarak gözaltına alınıp polis merkezine götürüldü. Olay Yeri İnceleme ekipleri ise parka gelerek incelemelerde bulundu. Olayla ilgili başlatılan soruşturmanın sürdüğü öğrenildi.

Yangına uykuda yakalandı, canını zor kurtardı

İzmir’in Tire ilçesinde, bir vatandaş evinde çıkan yangına uykusunda yakalandı.

İzmir’in Tire ilçesinde, bir vatandaş evinde çıkan yangına uykusunda yakalandı. Dumandan etkilenen ev sahibine 112 tarafından oksijen desteği verilirken, alevler diğer evlere sıçramadan itfaiye ekiplerince kontrol altına alınarak söndürüldü.

Yangın, saat 23:00 sıralarında Dumlupınar Mahallesi Harlak Sokak’ta bulunan tek katlı bir evde meydana geldi. İddiaya göre, ev sahibi Mutlu Erkek (43), evde uyuduğu esnada ikametin içerisinden dumanlar yükselemeye başladı. Uykusundan uyanan ve etkisini artıran alevleri kendi imkanlarıyla söndürmeye çalışan Erkek, başarılı olamayınca kendisini evin dışına atarak canını zor kurtartırdı.

Dar sokaklar itfaiyeye zor anlar yaşattı

Çevredeki vatandaşların ihbarı üzerine adrese çok sayıda itfaiye sevk edilirken, ikametin bulunduğu sokağın dar olması itfaiye ekiplerine zor anlar yaşattı. Sokak içerisinde bulunan evlerin birbirlerine yakın olması vatandaşların panik yaşamasına neden olurken, farklı sokaklara park edilen itfaiye araçlarından çekilen hortumlar ile yangına müdahale edildi. İhbar üzerine adrese gelen Tire İlçe Emniyet Müdürü Kadir Şen’in talimatı ile de çevrede ekipler tarafından geniş güvenlik önlemleri alındı.

Ev sahibi dumandan etkilendi

Evde yalnız yaşadığını ve erken saatlerde uyuduğunu söyleyen Mutlu Erkek, “Erken saatlerde uyumuştum. Bir anda dumanlar içinde uyandım. Söndürmeye çalıştım ama söndüremedim. Evden çıktım” dedi.

Öte yandan, dumandan etkilenen Erkek’e, 112 ekibi oksijen desteği sağlarken, itfaiye tarafından alevler yakınlarda bulunan diğer evlere sıçramadan kontrol altına alınarak söndürüldü. Ev yangın sonrası kullanılamaz hale gelirken, olayla ilgili soruşturma başlatıldı.

TFF 1. Lig Play-Off finalinde İzmir derbisi heyecanı

TFF 1.

Lig’de Play-Off yarı finalinde rakiplerini eleyen Altay ve Altınordu final oynamaya hak kazandı. Final mücadelesi İzmir derbisine sahne olacak.

Lig Play-Off yarı finalinde Altay, İstanbulspor’u 3-2 ve 1-0’lık galibiyetlerle eleyerek adını finale yazdırmıştı. Altay’ın ardından Altınordu’da finale yükselen ikinci takım oldu. Altınordu, ilk maçta sahasında 1-0 mağlup ettiği Samsunspor’la rövanş maçında 2-2 berabere kalarak finale yükselen taraf oldu. Bu sonuçlarla iki İzmir takımı finalde eşleşmiş oldu. Final mücadelesinin 26 Mayıs Çarşamba günü yapılması beklenirken, finalin oynanacağı stadyum henüz belirlenmedi.

Altay 18 yıl, Altınordu 51 yıldır Süper Lig hasreti çekiyor

Son olarak 2002-2003 sezonunda Süper Lig’de yer alan Altay, bu sezondan sonra 18 yıl boyunca Süper Lig’e uzak kalmıştı. Siyah-beyazlılar bu süreç içerisinde bir dönem 3. Lig’e kadar düşmüştü.

Altınordu ise 1969-1970 sezonunda Süper Lig’de oynamıştı. Kırmızı-lacivertliler final mücadelesinde galip gelmesi halinde 51 yıl aradan sonra Süper Lig’e yükselmiş olacak.

İzmir’de kamyonetle minibüs çarpıştı: 2 ölü, 3 yaralı

İzmir’in Urla ilçesinde kamyonetle minibüsün çarpışması sonucu meydana gelen kazada 2 kişi öldü, 3 kişi yaralandı.

İzmir’in Urla ilçesinde kamyonetle minibüsün çarpışması sonucu meydana gelen kazada 2 kişi öldü, 3 kişi yaralandı.

Kaza, Karaburun-İzmir kara yolu Karapınar mevkisinde meydana geldi. İlkay Umut Şensoy (38) idaresindeki 35 EAL 278 plakalı kamyonet ile Sedat Şenyıldız’ın (44) kullandığı 35 DC 6899 plakalı minibüs çarpıştı. Durumun bildirilmesi üzere bölgeye çok sayıda sağlık ekibi sevk edildi. Sağlık ekipleri, minibüs şoförü Sedat Şenyıldız’ın hayatını kaybettiğini belirledi. Minibüsteki Mert Kayat (29) ve Hasan Öncel (42) ile kamyonet sürücüsü İlkay Umut Şensoy ve eşi Pınar Doğan Şensoy (38) yaralandı. Hastaneye kaldırılan Mert Kayat müdahalelere rağmen kurtarılamadı. Urla Devlet Hastanesi’ndeki Hasan Öncel’in hayati tehlikesinin sürdüğü, İzmir Katip Çelebi Üniversitesi Atatürk Eğitim ve Araştırma Hastanesi’ne kaldırılan Şensoy Çifti’nin ise tedavilerinin ardından taburcu edildiği ifade edildi.

İnşaat sektörü, malzemelerdeki fiyat artışından şikayetçi

İzmir Ticaret Odası Yönetim Kurulu Üyesi ve Müteahhitler Federasyonu (MÜFED) Başkanı İsmail Kahraman, sektörün sıkıntılı bir dönem geçirdiğini söyledi.

 

İzmir Ticaret Odası Yönetim Kurulu Üyesi ve Müteahhitler Federasyonu (MÜFED) Başkanı İsmail Kahraman, İnşaat malzemelerindeki fiyat artışı nedeniyle inşaat sektörünün zor zamanlar geçirdiğini belirtti. İzmir Ticaret Odası Başkanı Mahmut Özgener’in talimatıyla, İnşaat Komitesi olarak 2020 ve 2021 yılı arasındaki fiyat farklarını ortaya çıkarmak için bir çalışma başlattıklarını da ifade eden Kahraman, bazı kalemlerde yüzde 145 varan zamlarla karşı karşıya kaldıklarını dile getirdi.

İsmail Kahraman, “Arkadaşlarımız detaylı bir araştırma yaparak çalışmaları tamamladı. Başta demir ve çimento olmak üzere tüm inşaat malzemelerine büyük zamlar geldiğini, bazı kalemlerde yüzde 145 varan zamlarla karşı karşıya kaldığımızı gördük. Böyle bir durumda proje üretmek mümkün değildir.  Bu zamlarla proje üretilse dahi vatandaşa yüzde 100 zam olarak yansıyacaktır.  500 bin TL’ye satılan bir daire bundan sonra 1 milyon 250 bin TL’ye satılacaktır. Bu fiyat artışları kaçınılmazdır” dedi.

Ticaret Bakanlığına iletilecek

Süreç hakkında bilgi veren İsmail Kahraman, “İzmir Ticaret Odası ve Müteahhitler Federasyonu olarak yapmış olduğumuz araştırmayı İzmir milletvekili Sayın Necip Nasır’a bir dosya olarak takdim ettik. Kendisi dosyayı yakından takip etmektedir. İlgili bakanlıklarla görüşeceğini ifade etmiştir. Ayrıca Federasyonumuz hazırladığı dosyayı bağlı olduğu konfederasyona da iletti. İnşaat Müteahhitleri Konfederasyonumuz da Ticaret Bakanı sayın Mehmet Muş’a bizzat iletecek. Ülkemizin lokomotif sektörlerin başında gelen, istihdama büyük katkı sağlayan, ekonomimizin can damarı olan sektörlerin başında gelen inşaat sektörünü sekteye uğratmak, fırsatçılık yapmak, ülkemize büyük zarar verecektir. Hükümetimiz ve ilgili bakanlıklarımızdan bu anlamda gerekli önlemleri almasını talep ediyoruz” diye konuştu.

Müteahhit ya zarar edecek ya da projeyi yarım bırakacak

İzmir depreminden sonra hızlanan kentsel dönüşüm çalışmalarının da maliyetlerdeki artışlardan olumsuz etkileneceğini dile getiren Kahraman sözlerini şu şekilde sürdürdü: “İzmir’de özellikle depremden sonra hasar gören binaların dönüşümü ile alakalı yapılan Kentsel dönüşüm çalışmaları bu zamlardan olumsuz etkilenecektir. Örnek verecek olursak, altı ay önce kentsel dönüşüm amacıyla bina yenileme işine giren bir müteahhitin para kazanması mümkün değildir. Hatta bırakın para kazanmayı ya inşaattan zarar edecek veya işi yarım bırakmak zorunda kalacaktır.”

‘Hammaddeden kaynaklı’ bahanesinden vazgeçin

İnşaat malzemecileri sanayicilerinin fiyat artışlarına bahane ürettiklerini belirten İsmail Kahraman, “Fiyat artışının hammadde girişindeki aşırı fiyat artışları kaynaklı olduğu bahanesinden herkes vazgeçmelidir. Kısmen ihracatını artıran firmalar iç piyasaya ürün sunmakta keyfi davranarak fiyat bu hammaddeye zam geldi bahanesiyle iç piyasayı üretim yapmakta zorlamaktadır. İhracatı bizler de destekliyoruz ancak sorun şu ki ihraç edilen ürünler tamamıyla hammadde niteliğindedir. Yani sunta, MDF, demir profil gibi ürünler iç piyasada işlendiğinde İhracatta önemli katkı sağlayacak, katma değeri yüksek mamul haline gelecektir. İç piyasada istihdama katkı sağladığı gibi, iç pazarda ekonominin çarklarını döndürecektir” ifadelerini kullandı.

YORUM YAP

YASAL UYARI! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen kişiye aittir.