MANDIRA FİLOZOFU’NDAN MİZAH DOLU SÖYLEŞİ | Egenews | Ege ve İzmir Son Dakika HaberleriEgenews | Ege ve İzmir Son Dakika Haberleri

26 Nisan 2024 - 12:15

MANDIRA FİLOZOFU’NDAN MİZAH DOLU SÖYLEŞİ

MANDIRA FİLOZOFU’NDAN MİZAH DOLU SÖYLEŞİ
Son Güncelleme :

11 Mart 2021 - 16:10

3440 Okuma

Birçok kişinin “Mandıra Filozofu” filmi ile tanığı, mizah sanatının Türkiye’deki
başarılı temsilcilerinden Müfit Can Saçıntı, “Ortada mizah yapacak biri olmasa
da acil açacağımız bir komedi filminin veya okuyacağımız bir mizah öyküsünün
yüzümüzde yaratacağı gülümseme ile ruh sağlığımıza pansuman yapabiliriz”
dedi.

Banu Bilge Çolak
Manisa Ruh Sağlığı ve Hastalıkları Hastanesi tarafından düzenlenen canlı yayın
programına katılan ve birçok kişinin “Mandıra Filozofu” filmiyle yakından tanıdığı Müfit
Can Saçıntı ile mizah dolu bir söyleşi gerçekleştirildi. Moderatörlüğünü Manisa Ruh
Sağlığı ve Hastalıkları Hastanesi psikiyatristi Dr. Arzu Dalmış’ın üstlendiği söyleşide
Saçıntı, “Ortada mizah yapacak biri olmasa da acil açacağımız bir komedi filminin
veya okuyacağımız bir mizah öyküsünün yüzümüzde yaratacağı gülümseme ile ruh
sağlığımıza pansuman yapabiliriz” dedi. Bunun yanı sıra, gülmenin de kişiden kişiye
değiştiğini, herkesin aynı şeye gülemeyeceğine dikkat çeken Saçıntı, şöyle konuştu:
“İnsan anlamadığı şeye gülmüyor. Aynı şeyleri algılayamıyor, anlayamıyorsak
anlamadığımız bir şeye gülmemiz imkânsız. Mesela doktorlar da bazen mesleki
espriler yapıyor, buna gülüyorsunuz biz sadece bakıyoruz. Çünkü konuyu
anlamıyoruz. Kuşak farkı da bunun içerisinde. Her kuşak aynı şeyleri anlayamadığı
için aynı şeylere de gülemiyor” dedi.

“Mizah, acıyı aza indirgeme şansı veriyor”
Tarihte gülmenin ilk insanların zafer kazandıktan sonra bunu kutlamak ya da tehdit
geçtikten sonra bunu çevrelerine haber vermek amacıyla kahkaha atmak olarak
başladığı bilgisini veren Dalmış, günümüzde ise mizahın bir tür savunma
mekanizması olduğunu, benliğin katlanılması güç durumlarda mizahı kullanılarak
kendini korumaya çalıştığını aktardı. Kişilerin hayata gülerek baktığında aslında
sorunların üstesinden gelebildiğini dile getiren Dalmış, “Mizah, başımıza gelen şeyleri
kabul etme, duyduğumuz acıyı daha aza indirgeme şansı veriyor bize” diye konuştu.
Espriyi yapan kişinin mizahı kurgularken zihninde bunu bir süreçten geçirdiği
açıklamasının yapan Dalmış, bu sırada gülen için de güldüren için de bilişsel
mekanizmanın işlediğini aktardı. Mizahı oluşturan şeyin beklentinin dışında bir
durumun ortaya çıkması olduğunu söyleyen Dalmış, şöyle konuştu: “Beklentinin
uyuşmazlığı kuramına göre beyinin, önce beklentinin dışında çıkan olayı çözmesi
gerekiyor. Buradaki sürprizi, çelişkiyi anlaması gerekiyor. Gülmek de güldürmek de
bir düşünce ürünüdür. Güldüren için süreç şöyle işler; mizah materyali önce beynin
frontal korteks dediğimiz bölümünde işlenir, muhakemesi yapılır, bağlantılar kurulur,
izleyeni veya dinleyeni güldürebilmek için yaratıcılık kullanılır. Gülen kişi de bu
düşünme sürecinde beynin yine frontal korteksi ile problemi çözüyor, esprideki
sürprizi anladıktan sonra sinyali meye duygularımızı, tepkilerimizi düzenleyen yer
olan limbik bölgeye gönderiyor. Buradan da mutluluk hormonu denilen dopamin,
seratonin, endorfin salgılanıyor ve sonuçta vücut bunu bir kahkaha ile kutluyor. Bu
kahkaya da yüz ve göğüs kasları da dahil tüm vücut eşlik ediyor.”
“Kara mizah, beynin akıldışılığa gülmece yoluyla isyan etmesidir”
Mizahın eleştirel boyutlarından birisinin de kara mizah olduğunun altını çizen Saçıntı,
bazen acı olaylarda da gerçekleştiğini dile getirdi. “Kara mizah, beynin bir akıldışılığa
gülmece yoluyla, mizah yoluyla isyan etmesidir” diyen Saçıntı, şunları söyledi: “Kara
mizah akıl dışı olanı akıl içine çekme çakasından ibarettir. Onu akıl içine çekme
çabasından ibarettir. Yani benim genel tanımım budur. Kara mizah dediğimiz şey de
acı olaylar üzerindeki aksaklıkları, akıldışılıkları dile getirme, onu düzeltme çabasıdır.”
Mizahın başka vasıflarının da olduğuna dikkat çeken Saçıntı, konu acıklı bir durum
olsa bile kara mizahın ofansif mizah ile bir ilgisinin olmadığı vurgusunu yaptı. Ofansif
mizahın üstünlük kuramına yakın, insanların başkalarının kusurlarını görerek, insan
kusurlarının üzerinden kendilerini üstün hissederek verdikleri tepki olduğunu dile
getiren Saçıntı, “Yani İyi edebiyatçının iyi mizahçının gülmecesi birilerinin hele ki
zayıfların aşağılanması üzerine kurulamaz. Mizah ciddi bir iştir. Biz bunu ciddiye
alıyoruz, birileri de almıyor. Üstünlük kuramına dayanan, birilerini aşağılayarak,
seyircinin kendisini üstün hissederek gülmesi ve bunu sağlamaya yönelik yapılan
komedi komedidir, ama mizah değildir. İnsanları güldürdüğü için tabi ki değerlidir ama
sanat ve mizah açısından değerli değildir” yorumunu yaptı.
“Cinsellik üzerine de kalite mizah yapmak mümkün”
Komedi ile mizahın aynı şey olmadığının altını çizen Saçıntı, günümüzde seyircinin
demografik yapısından dolayı mizahın aksine komedi istediğini belirtti. 16-22 yaş
arası gençlerin sinemada cinsellik ve küfür içeriklerini sevdiği için yapılan komedi
filmlerinde bol küfürlü içeriklere yer verildiğini ifade eden Saçıntı, şunları söyledi:
“Sinemada seyirci, ana kitle ergenler. Dağıtımcılar gençler sinemada cinsellik, küfür
sever diyor. Ergenlikte, gençlikte hormonlar bir başka tavan yapıyor. Yapımcılar ve
dağıtımcılar alınabilir ama adı bu. Bir istismar diyelim. Gençliğin hormondan doğan
cinsel merakını, cinsel açlığını kullanarak para kazanma eğilimi. Cinsellik üzerine
mizah yapılabilir. Burada istismarı biraz sakıncalı ve eleştirdiğimiz kısım. Yoksa
cinsellik üzerine de kaliteli mizah yapmak, kaliteli komedi yapmak mümkün. Ama
bizim eleştirdiğimiz sadece gençlerin libidosunu, hormonlarını sömürerek para
kazanma amacıyla yapılan, biraz kaba olan mizah.”
Komedide küfür ve cinsellik temalarını değerlendiren Dalmış ise, cinsellik ve
saldırganlığın bireyin temel dürtülerinden olduğunu, bunları ifade etmenin zor
olduğunu, kişinin mizah aracılığıyla cinsellik ve saldırganlık dürtülerini yumuşatarak
daha kolay ifade edebildiğini dile getirdi. Dalmış, “Gençlerdeki agresif ve libidinal
enerjinin mizah yoluyla açığa çıkışı biraz daha kolay oluyor. Hatta yapılan bir
çalışmada yetişkinlere göre ergen bireylerde cinsellikle, saldırganlıkla ilgili esprilerin
çok daha fazla yapıldığı görülmüştür. Çünkü o dönem libidonun yani cinsel isteğin ve
enerjinin arttığı bir dönemdir. Freud’un da dediği gibi cinsellik ve saldırganlık
dürtülerindeki sıkışmış olan enerji mizah aracılığı ile boşaltılmaya çalışılır. Yani
mizahın böyle bir fonksiyonu da var. Buradan küfürlü film iyidir, güzeldir anlamı
çıkmıyor elbette” dedi.

Kahkaha ile terapi iyileştiriyor
Gülme sırasında mutluluk hormonlarının da salgılandığına dikkat çeken Dalmış,
gülmenin hem ağrı duyumunu hem de yalnızlık duygusunu azalttığını, bunun yanı
sıra bireyin sosyal bağlarını da güçlendirdiğine dikkat çekti. Özellikle Avrupa’nın bazı
ülkelerinde ve Güney Amerika’da sıkça kullanılan bir yöntem olan mizah terapisinin
faydalarına değinen Dalmış, Türkiye’de bu terapinin daha çok pediatri servislerinde,
özellikle de uzun süre kanser tedavisi gören çocuk servislerinde kullanıldığının
bilgisini verdi. Ana tedavi ve terapiye ek olarak mizah terapisinin de kullanılabileceği
değerlendirmesinde bulunan Dalmış, komik videolar, komik anıların paylaşılması,
güldürü oyunlarının oynanması gibi etkinliklerin olduğu mizah terapisinin tedavilere
eklenebileceğini aktardı.

YORUM YAP

YASAL UYARI! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen kişiye aittir.