İbrahim Irmak ile Fikret Kalmuk ustalarım, Zübeyde Hanım Parkı’nda gitmişler.
Harika bir ortam, açık hava, temiz hava. İdollerim karşımda. Çay keyfi yaptık, muhabbet ettik. Fikret ustama acil şifalar diliyorum.
Öyle bir gün yaşanır ki.
Öyle bir zaman geçer ki.
Başımın tacı, gönlümün efendisi babamın, Mehmet Aydınoğlu’nun 3.vefat yıl dönümü, 15 Ekim 2019.
İçimden geldi, yazayım dedim.
Bir günüm nasıl geçti.
Öyle bir geçti ki…
Babacığım çalışkan insandı, hiç üşenmezdi.
Mesela karpuzun lafımı geçti evde, gider sessizce alır getirir.
Hatta keser, tabaklara koyup tepsiyle getirirdi.
‘Babam yapma’ derdim, ‘Bütün gün çalıştınız’ derdi.
Kendi aktif, faal çalışırken de böyleydi.
Çalışan, emek veren insanı çok severdi.
Çöpten bir şeyler bulmaya çalışan kedi, köpek, karga görünce, ‘Bak onlar da çalışıyor, hayat böyle, emek olmadan yemek olmaz’ derdi cennet mekân.
Bir de meşhur sözüdür.
Çok da ulvi.
Muhteşem hafızasında, aklında tuttuğu öyle güzel, sözler, şiirler, şarkılar vardı ki.
Kur’an-ı Kerim’i ezbere bilir, Türkçesini de.
Onda biri bende olsa, çok isterdim.
‘Gezen tazı nasibini alır’ derdi mesela.
Dolaşan, yan gelip yatmayan karşılığını bulur.
Tazı da bildiğiniz, et yiyen kemirgen grubundan.
‘Ceylan, geyik gidip de kendi ayağıyla aslana, kaplana gel, koş ye beni der mi ?’
Diye de lafını sürdürürdü.
Çaba, emek olmadan olmaz.
Ağlamak, sızlamak ona göre değildi.
Yaşarken değer bilmek gerekirdi.
Umarım bilmişimdir, bilmişizdir.
Babamın kıymeti nasıl bilinmez.
Adı yaşatılarak, unutmayarak, söylediklerini yaşatarak.
Çalışmak gerek, çaba gerek.
Öyle yapmak gerek.
Öyle yaptım da.
Sabah maça gibi, kalktım, hazırlandım.
Sevgili eşim Duygu’ya ve de biricik Elif’ime minnettarım, Allah razı olsun.
Dolu dolu bir gün yaşadım.
90’lı yıllarda Topçu’nun Yeri’nin yanındaki ve de Güzel Sanatlar Fakültesi’nin yan tarafındaki binalardan, Hürriyet Gazetesi’nden tanırım, severim, takdir ederim.
Çok çalışkandır, Milli basketbol hakemi.
Halkla ilişkilerin, tanıtım dünyasının profesörü, görünümü gibi Dev Ajans’ın piri Erhan Gölbey.
Meto ne anlar konuşmaktan, videodan filan.
Öyle bir açıkladı ki.
Yazmak bana yeter dedim.
‘Erhan abim ben kendimi beğenmiyorum, olmuyor’ dediğim halde.
Gaza getirip, sen kendinin farkında değilsin, silkelen bak neler olacak’ dedi.
Üstüne ‘Koş Meto’ demez mi.
Şaşırdım, beni coşturmaya ne ihtiyacı var ki.
Durmadı.
Vefa, dostluk, arkadaşlık, birbirini tanıma, o kadar.
Bir başladım video çekimlerine tam gaz gidiyoruz, maşallah diyelim.
Youtube’da yayınlanıyor, İzmiredairtv’ye de abone olabilirsiniz.
Ücretsiz.
Güzel işler yapıyoruz dedim ya.
Babam, Erhan abim, çalışmak.
Babamın vefat yıldönümü.
Lokma da döküldü.
Böyle bir babaya layık olmak için ne yapayım ?
Oturmak, sızlanmak değil, timsah gözyaşları değil marifet.
Ve sahne.
O sahneye çıkılacak.
Maşallah diyelim, nazara inanırım.
Üst üste 4 video çekimi yaptık, youtube’a Metin Aydınoğlu yazın, karşınızda.
Daha yolun başında genç kardeşlerimin emeğine sağlık.
Selinay Gagaouzhan, Melis Demir ile Batuhan Durmaz.
Yolları bahtları açık olsun.
Egolarımı aldırdım, paylaşmayı çok severim.
Etimden sütümden faydalanabilirler, söyledim.
Efsane kaleci Ercan Ertemçöz, süper golcü Zeki Yalçınkaya (ZekiMetince), Sporcu, sporcu dostu Op.Dr.Ünal Boz ile harika söyleşi yaptık.
Bir de henüz öğrenci, basın yayından Faruk Gölge ile çekim yaptık, hakemlikten konuştuk.
Her şeyin ilki özel ve güzeldir, tebrikler Faruk.
Gölge gibi takip edeceğim seni.
4 saat süren stüdyo macerasının ardından Milli voleybolcu Elif Elçin hanımla tanıştık.
Erhan ağabeyimin mekânında, enfes makarna ziyafetini yaşamadan ayrılmak olmaz.
Katkı sağlayanların emeğine sağlık.
BKM’nin de destekçisi Dev Ajans’ın kesesine bereket.
Oooh mis gibi.
Ne güzel hayat.
Çekimler bitti, karnım doydu, çayımız da tamam.
Gözüm kapıda.
Yedim, içtim bana müsaade.
Hazır yola çıkmışken, İbrahim Irmak ustamı, gerçek bir ağabeyi aradım.
Uygunsa yanına, Çağlayan Irmak Kütüphanesi’ne gideceğim.
Aradım, dışardayım dedi.
Meğer lokma dökümümüze gidecekmiş, ağzından kaçırdı, sürprizini mahvettim yani.
Ustaların ustası gerçek gazeteci Fikret Kalmuk ağabeyimize uğrayacağını söyledi.
Fikret abimi görmek istedim.
Haydi Göztepe’den Karşıyaka’ya.
Dedik ya adamlar, usta gazeteci.
Planlı, programlı insanlar, insan evlatları.
Sen kalk yaş almış insanlar, bir tıfılın ayağına git.
Üşenmeden hem de hava cıva zaten yok.
Aramaya gerek yok, bulamazsınız.
Canım ablam Münevver Aydınoğlu Özdemir, ‘hayırlı damat’ sevgili ağabeyim Mehmet Özdemir, Yeğenlerim bilgisayar mühendisimiz Cansu Özdemir, geleceğin iş adamı karizma Kerem Özdemir.
Karşıyaka Alaybey’deki Migros’un karşısındaki Karaboncuk Gümüş Merkezi’nde buluştuk.
Biraz da kendi yakınımı yazayım, alemi meşhur ettik.
Mehmet ağabeyimin eli çok marifetlidir, ustadır, altın ustası.
Şimdi evladının yanında gözlük tamiri yapılacak.
Kırık, kopuk, vidası düşmüş gözlüklerim herkes tamir edemez.
Bilen bilir.
Benimkinin sapı kırıldı, aylarca öyle taktım var ol abim.
Lokmacı biraz geç kalacakmış.
İbrahim Irmak ile Fikret Kalmuk ustalarım, Zübeyde Hanım Parkı’nda gitmişler.
Harika bir ortam, açık hava, temiz hava.
İdollerim karşımda.
Çay keyfi yaptık, muhabbet ettik.
Fikret ustama acil şifalar diliyorum.
Yorgunum dememiş gelmiş, Allah’ım şifanı eksik etme.
Fikret ablama da şifa diliyorum.
O da zor günler geçiriyor.
Yanlış yazmadım.
Fikret ağabeyim eşinin, ablamızın adı da Fikret.
Bir evde iki Fikret Kalmuk.
Kuryeler, postacılar şaşırıyor.
Lokmamız da döküldü, Allah kabul etsin.
Ablamdan, eniştemden Allah razı olsun.
Anamın, babamın ruhu şad olsun, mekanları cennet olsun.
Bu kadar detaylı niye mi yazdım ?
İçimden geldi.
Sabrınız için teşekkür ederim.
İki usta bir çırak.
Çalışkan baba, evlatları, torunları.
Dev adam, öğrencileri.
Çalışmak, iyi işler yapmak.
Karaboncuk, makarna, lokma, ahde vefa, bir çırak iki usta.
Yaşamak, yaşatmak.
Bir cumartesi hikayesidir bu.
Yaşayanlara, yaşatanlara selam olsun.
