Zafer Bayramı’nın 99. yıl dönümü Ödemiş’te günün ilk ışıklarından itibaren düzenlenen etkinliklerle kutlandı. Bozdağ zirvesinde başlayan kutlamalarda coşku, Fener Alayı ve konserle daha da yükseldi. Başkan Mehmet Eriş, “Dünümüze, bugünümüze ve yarınımıza dair ne varsa 30 Ağustos Zaferi’ne borçluyuz” dedi.
Ödemiş’te 30 Ağustos Zafer Bayramı kutlamaları günün ilk ışıklarında Bozdağ zirvesinden başladı. Ödemiş Belediyesi ve ÇYDD Ödemiş Şubesi işbirliğiyle İzmir ilinin en yüksek rakımlı noktası olan Bozdağ zirvesine zafer yürüyüşü düzenlendi. 2157 rakımlı zirvede güneşin yüzünü göstermesiyle birlikte Saygı Duruşu gerçekleştirilip İstiklal Marşı okundu. Ödemiş Belediye Başkan Yardımcısı Özay Kaptan’ın katıldığı etkinlikte daha sonra efeler, zeybek gösterisi ile Zafer Bayramı’nı müjdeleyen güneşi, Metristepe’yi, Duatepe’yi ve Kocatepe’yi selamladı.
Hükümet Meydanı’nda düzenlenen çelenk sunma töreninde Ödemiş Kaymakamı Fatih Aksoy ve Ödemiş Belediye Başkanı Mehmet Eriş, Atatürk Anıtı’na çelenk sundu. Kaymakamlık makamında tebrikler kabul edildi. Daha sonra Zungurlu Mezarlığı’ndaki şehitlik ziyaret edilerek şehitler dualarla anıldı.
Ödemiş Belediyesi’nin Zafer Bayramı kutlama etkinlikleri akşam saatlerinde Fener Alayı ve konserle devam etti. Ödemiş Belediye Bandosu eşliğinde Park Kafe önünden başlayan Fener Alayı yürüyüşünde Başkan Mehmet Eriş, eşi Selma Eriş ve beraberindekiler bayram coşkusuna balkonlardan ve pencerelerden ortak olan Ödemişlileri selamladı. Ödemiş caddeleri marşlarla inledi.
“30 Ağustos, küllerinden doğan bir milletin azim ve cesaretinin sembolüdür”
Salı Pazarı’nda son bulan yürüyüş sonrası Ödemişlilerin bayramını kutlayan Başkan Mehmet Eriş şunları söyledi: “Türk tarihinin dönüm noktasında kazanılan ve Türkiye Cumhuriyeti’nin temellerini oluşturan Büyük Zafer’in 99. yılındayız. Hepimize kutlu olsun.
3 Eylül’de Ödemiş’te, 9 Eylül’de İzmir’in dağlarında açan çiçekleri müjdeleyen Zafer Bayramımız için bir arada olmanın heyecanını ve gururunu yaşıyoruz. Yalnızca ve yalnızca milletine güvenen ebedi liderimiz Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün “Zafer, ‘zafer benimdir’ diyebilenindir” sözleriyle işaret ettiği 30 Ağustos, küllerinden doğan bir milletin azim ve cesaretinin sembolüdür.
İnönü Savaşları ve sonrasında 22 gün 22 gece süren Sakarya Meydan Muharebesi ile yazılan destan, büyük bir askeri deha ve hazırlığın eseri olarak 26 Ağustos’ta başlayan Büyük Taarruz ile kesin zafere dönüşmüştür. Bu kesin zafer Türk Milleti’nin özgürlüğünün ve bağımsızlığının nişanı olmuştur.
Bu büyük zaferi coşkuyla ve heyecanla kutlarken mıh gibi aklımızda tutmamız gerekenler var elbette!
Gururla uyanıyorsak bayram sabahlarına, denizlerimizde, dağlarımızda nazlı nazlı dalgalanıyorsa şanlı bayrağımız, okullara koşan çocukları görünce heyecanla çarpıyorsa yüreğimiz, özgürlüğün ve bağımsızlığın huzuruysa yüreğimizde hissettiğimiz, kısacası dünümüze, bugünümüze ve yarınımıza dair ne varsa 30 Ağustos Zaferi’ne borçluyuz.
Hiçbir zaman esaret altında yaşamayan Türk Milleti’ni özgürlüğe, bağımsızlığa ve güzel günlere inandıran, türlü yoklukları, engelleri yenmemizi sağlayan Mustafa Kemal’e borçluyuz bugünümüzü…
İlkkurşun’da yanan kurtuluş meşalesini Anadolu’nun dört bir yanına taşıyan Kuvayı Milliye ruhuna borçluyuz bugünümüzü…
Kanla, terle, mermiyle, süngüyle dinlenmemek üzere yola çıkan isimsiz kahramanlara borçluyuz bugünümüzü…
Kendisine verilen emir doğrultusunda düşmandan temizlemesi gereken tepeyi yarım saat içerisinde alamadığı için canına kıyan büyük vatansever Albay Reşat Çiğiltepe’ye borçluyuz bugünümüzü…
İnebolu’dan başlayan İstiklal Yolu’nda cephane taşırken donarak şehit olan Şerife Bacı’ya, genciyle yaşlısıyla lokmasını Mehmetçikle bölüşen fedakar milletimize borçluyuz bugünümüzü…
“Bizlere, Mustafa Kemal’in öğrencilerine yakışan sadece budur”
Bizler biliyoruz ki ne yapsak bu borcu ödeyemeyiz. Bize düşen görev kutsal vatan topraklarını canları pahasına bize emanet eden kahramanlarımıza layık olmaktır.
Ne kadar zor günler yaşarsak yaşayalım koşulların hiçbir zaman o günler kadar zor olamayacağını unutmayalım. Olur da bir gün umutsuzluğa, karamsarlığa kapılırsak bir çift Mavi Göz’ün ışığında milletimizin özgürlük ve bağımsızlık yolundaki fedakarlığı aklımıza gelsin. 10 yılda 15 milyon genç yaratan Cumhuriyet’in aydınlığı ve ferahlığı dolsun yüreğimize. Bizlere, Mustafa Kemal’in öğrencilerine yakışan sadece budur.
Büyük Önderimiz Atatürk’ün, şehitlerimizin ve gazilerimizin bizlere emaneti olan kutsal vatan topraklarında birlikte, özgürce ve huzur içinde yaşama sevdamızdan asla vazgeçmeyeceğiz. Atamızın Gençliğe Hitabesi’nden aldığımız güçle 30 Ağustos Zaferi’nin eseri olan modern Türkiye Cumhuriyeti’ne ve kazanımlarına sonuna kadar sahip çıkacağız!
100 yıl önce Mondros ile Sevr ile topraklarımıza saldıran vahşi emperyalistlerin oyunları hiç bitmiyor. Kaostan beslenen ve emellerine böylece ulaşmaya çalışan emperyalistler şimdi de yepyeni oyunlarını sahneliyor.
Bir ülkede havalimanında başka ülke uçaklarının iniş takımlarına tutunup ülkelerinden kaçmaya çalışan insanları görüyoruz. Komşu ülkelerin hali ortada. Bir ibret tablosuna bakar gibi bakıyoruz yaşananlara. Afgan kadın gazeteci kendi ülkesinde kendi acılarını yaşarken şunu söylüyor: ‘Keşke bizim de bir Atatürk’ümüz olsaydı’. Diliyoruz ki bu coğrafyada acılar bitsin. Örnek istiyorlarsa Atatürk’ün eseri Türkiye herkese örnektir.
Hem ülkesi hem de bölgesi için barış isteyen, devrimlerle muasır medeniyetler seviyesini hedef olarak belirleyen Atamızın yüzyılların ötesine geçen vizyonunu daha da iyi anlıyoruz. Kuvayı Milliye ruhunu ve Cumhuriyet’in heyecanını yüreğimizde taşırken başta Büyük Önderimiz Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve silah arkadaşları olmak üzere bağımsızlığımız ve toprak bütünlüğümüz uğrunda canlarını feda eden aziz şehitlerimizi ve kahraman gazilerimizi saygı, minnet ve şükranla anıyoruz”
Coşku dolu konser
Ödemişli Selda Kesgi, Taner Sevgel ve Kent Orkestrası’nın şarkı ve türküleriyle bayram coşkusu ilerleyen saatlere kadar sürdü. Konserin finalinde İzmir Marşı hep bir ağızdan söylendi. Başkan Mehmet Eriş eşi Selma Eriş ile birlikte sanatçılara çiçek takdim etti.