DEÜ SENATOSU, ABD BAŞKANININ AÇIKLAMALARINI KINADI | Egenews | Ege ve İzmir Son Dakika HaberleriEgenews | Ege ve İzmir Son Dakika Haberleri

26 Nisan 2024 - 04:19

DEÜ SENATOSU, ABD BAŞKANININ AÇIKLAMALARINI KINADI

DEÜ SENATOSU, ABD BAŞKANININ AÇIKLAMALARINI KINADI
Son Güncelleme :

30 Nisan 2021 - 11:24

1230 Okuma

Dokuz Eylül Üniversitesi (DEÜ) Senatosu’nun hazırladığı kamuoyu açıklamasında, ABD
Başkanı Joe Biden’ın 24 Nisan 1915 olaylarına ilişkin ifadeleri talihsiz ve propaganda
içerikli olarak tanımlandı. Tarihin çarpıtıldığını ifade eden DEÜ Senatosunun metninde,
1915’te yaşanan olayların detaylarına yer verildi.

ABD Başkanı Joe Biden, 24 Nisan’da 1915 olaylarının yıldönümüyle ilgili yaptığı yazılı
açıklamada yaşananları soykırım olarak tanımlası Türk dünyasında tepki ile karşılandı.
Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın net bir dille kınadığı açıklamaya, resmi ve
özel kurum ve kuruluşların yanı sıra Sivil Toplum Kuruluşlarından da tepki yağdı. Dokuz
Eylül Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Nükhet Hotar başkanlığında toplanan DEÜ Senatosunun
gündeminde de soykırım iddiaları yer aldı. Senato üyelerinin tam katılımıyla yapılan
toplantıda ABD Başkanı Joe Biden’ın kamuoyunu yanlış bilgilendiren, belge ve bilgiye
dayanmayan mesnetsiz açıklamasına karşılık, kamuoyu açıklaması hazırlandı.
ABD Başkanının ifadelerinin talihsiz ve siyasi propaganda içeren bir açıklama olarak
değerlendirildiği kamuoyu metninde şu ifadelere yer verildi;

MÜSLÜMAN KÖYLERİNİ BASTILAR
“Dokuz Eylül Üniversitesi öğretim üyeleri olarak bizler, sadece bilimsel yöntemleri
kullanarak gerçeklere ve doğrulara ulaşmaya çalışır; tarihi olayları bilgiye ve belgeye
dayandırarak açıklarız. Bu noktada, akıl ve mantığa uygun olmayan beyanlara ve davranışlara
itibar etmez; hakikatlerin üstünün örtülmesine ve kamuoyunun aldatılmasına da izin
vermeyiz. ABD Başkanı’nın sözde Ermeni Soykırımı’na ilişkin talihsiz ve siyasi propaganda
içeren açıklamaları karşısında kurumsal ilkelerimizin ve toplumsal sorumluluğumuzun gereği
olarak, gerçekleri hatırlatma ve tespitlerimizi paylaşma ihtiyacı doğmuştur. Konunun aslı ve
özeti şudur:
Birinci Dünya Savaşı öncesinde başlayan ve savaş sırasında şiddetini artıran bazı terör
grupları, özellikle de Ermeni halkı adına sözde silahlı mücadele başlatan Taşnak ve Hınçak
gibi çeteler, işgal kuvvetlerinin yardımını alarak Osmanlı Devleti’nden toprak koparma
hayaline kapılmışlardı. Bunun için her türlü kötülüğü göze alan bu çeteler, Rusya’nın Çarlık
dönemi ile Fransız ordularının Osmanlı topraklarını işgalini kolaylaştırmak ve bölgeyi
Müslümanlardan arındırmak için harekete geçmişler; yüzlerce yıldır bir arada yaşadıkları
Müslüman ahalinin evlerini ve köylerini basarak kadın, çocuk ve yaşlı demeden çok sayıda
insanı katletmişlerdi. Taşnak ve Hınçak çetelerinin Ermeniler de dahil olmak üzere Osmanlı
halkına yaşattıkları bu mezalimin ve acıların belgeleri, yalnızca Osmanlıda değil; Rusya ve
Fransa arşivlerinde de mevcuttur. Dolayısıyla bu çetelerin o dönemde yaptıkları zulmün
günümüzde siyasî propaganda ile inkâr edilmesi, görmezden gelinmesi ya da bir takım
çarpıtma ve iftiralar ile üzerinin örtülmek istenmesi, tarafımızca kabul edilebilir değildir.
Unutulmamalıdır ki, bu çetelerin Ermeniler adına Müslümanları katletmeye kalkışması
‘Millet-i Sadıka’ adıyla anılan Osmanlı Ermenilerinin sıfatına da halel getirmiş ve çete
mensubu olmayan devletine sadık Ermenileri de mahcup ve mağdur etmiştir. Bu sebeple
Osmanlı Devleti, bir tarafta Çanakkale, Galiçya, Irak cephelerinde emperyalist devletleri ile
savaşırken; diğer tarafta köyleri ve kasabaları basarak toplu katliamlar yapan ve ihanet içinde
olan bu çetelerin kapatılmasına ve yöneticilerinin tutuklanmasına karar vermiştir. Sonuç
olarak, bu çetelere mensup İstanbul’da 235 ve diğer illerde ise 321 kişi 24 Nisan 1915 günü
tutuklanmıştır. Uluslararası diplomaside yıllarca ülkemizin önüne getirilen, siyasi
manipülasyon aracına dönüştürülen ve ABD Başkanının sorumsuzca ifade ettiği 24 Nisan
1915 hadisesi, katliamlardan sorumlu 556 teröristin ve vatana ihanet suçunu işleyenlerin
tutuklandığı gün olmaktan ibarettir.

ZORUNLU VE GEREKLİ BİR TEDBİR
Osmanlı Devleti, bu tedbirlerin yanı sıra; işgal ordularının bölgedeki Ermeni çetelerini
kullanmasına da mani olmuştur. Bu noktada Osmanlı Devleti, bölgede yaşayan Müslüman
halkın korunması, katliamdan kurtulan ahalinin güvenliğinin yeniden tesis edilmesi ve masum
Ermeni vatandaşların da can güvenliğinin sağlanması amacıyla Ermenilerin savaştan uzak
topraklara sevk edilerek buralara yerleştirilmesine karar vermiştir. Dönemin şartları içinde
Osmanlı Devleti’nin aldığı bu tehcir tedbiri, zorlu iklim şartlarında ve salgın hastalıkların
kontrol edilemeyen süreçlerinde uygulanmak zorunda kalınmıştır. Osmanlı Devleti’nin
buradaki esas amacı, çeteler ile masum Ermeni vatandaşlarını ayırmak; suçluların halk
arasında gizlenmesini önlemek olmuştur. Üstelik, yalnızca güvenliğin tehdit altında olduğu
doğu illerinde, güvenliğin yeniden tesis edilmesine yetecek kadar Ermeni’nin sevk ve
iskânına karar verilmiştir. Bunların dışında başka vilayetlerde yaşayan masum Ermeni
vatandaşları, yaşadıkları topraklarda kalmaya devam etmişlerdir. Diğer bir ifadeyle bu tehcir,
ciddi güvenlik tehdidi karşısında zorunlu ve gerekli olacak tedbirleri içermiştir. Ayrıca
Osmanlı Devleti, Sevk ve İskân Kanunu’nun uygulanmasında ve Ermeni kafilelerinin
güvenliğinin sağlanmasında ihmâli olan yetkili kişileri de yargılamış ve sorumlu bulduklarını
cezalandırmıştır. Dolayısıyla bu süreçte yapıcı, şeffaf ve hesap verebilir idare ilkesine uygun
davranılmıştır.

BİLİMSELLİKTEN UZAK
Milli Mücadele dönemi sonrasında büyük fedakârlıklarla kurulan Türkiye Cumhuriyeti
Devleti de, Türkler ve Ermeniler arasındaki tarihi bağları korumaya; barışı ve dostluğu
muhafaza etmeye özen göstermiştir. Ancak Türkiye’nin bütün iyi niyetine ve çabasına rağmen
uluslararası güçlerin teşviki ve desteği ile Ermeni terör örgütü Asala ortaya çıkartılmış; bu
örgütün suikast ve eylemlerinde çok sayıda Türk vatandaşı şehit edilmiş ve yaralanmıştır. Bu
olaylar, bizler için son derece üzüntü vericidir.
Tarihi çarpıtmanın öznesi haline getirilen 1915’teki bütün hadiseler belgelidir ve bir gerçeğe
işaret etmektedir. O da, böyle bir soykırımın olmadığıdır. Maddi kaygılardan beslenen Ermeni
lobisinin birçok ülkede ortaya koyduğu senaryo benzer olsa da, yalanları aynı olmaktadır. Bu
bağlamda dost ve müttefik olduğunu iddia eden ABD Başkanı’nın 1915 olaylarına ilişkin
yaklaşımı bize göre, hem bilimsel değer taşımamakta hem de hiçbir doğruya işaret etmediği
için yok hükmünde sayılmaktadır.

KAMUOYUNU AYDINLATMAYA DEVAM EDECEĞİZ
ABD Başkanının söylemini ‘mesnetsiz, haksız ve hakikatlere aykırı’ olarak değerlendiren
Sayın Cumhurbaşkanımızın Ermeni iddialarına ilişkin ortak tarih komisyonu kurulmasına
yönelik teklifleri ise bize göre verilecek en net ve anlamlı mesajdır. Akla mantığa ve yüksek
insani değerlere önem veren bilim insanları olarak, bu konudaki akademik çalışmalarımızı
yayınlamaya; kamuoyunu aydınlatmaya; milletimizin ve devletimizin yanında durmaya
devam edeceğiz. Kamuoyuna saygıyla duyurulur.”

YORUM YAP

YASAL UYARI! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen kişiye aittir.