Sanat ve Sanatçıyı ödüllendirmek, Hayatı ödüllendirmektir!
Derler ki; “Sanat, kâinatın içindedir.
” Ve devam ederler;
“Sanatkâr ise bunu oradan çıkarabilendir”.
O nedenle yine derler ki;
“Sanatçının vazifesi, tabiatı kopya etmek değil, tabiatı ifade etmektir”.
Ne kadar da doğru bir tanımlama.
Çünkü biliriz ki…
“Sanat, taklidin bittiği yerde başlar”. .

Unutmayın,
Onlar televizyonda devleşen bir büyücüye dönüşebiliyorlarsa,
Onlar stüdyo ve ekranın pırıltılı çekiciliği ve yetenekleriyle içimizi doldurabiliyorsa,
Onlar bize tanıttıkları her karaktere hayranlık beslememizi sağlıyorsa,
Onlar her izlediğimizde ve dinlediğimizde yüreğimizi çarptırıyorlarsa,
Onlar tarih yazıp, yazılan tarihe tanıklık ediyorlarsa,
Onlar çoğu zaman bizim göremediklerimizi bizlere gösteriyorlarsa,
Onlar yazarak, çizerek, konuşarak, oynayarak, taklit yaparak ve hatta zaman zaman susarak aynı düşünceye yakın olanları da, olmayanları da duymaya çalışmamıza dikkat çekiyorlarsa,
Bilesiniz ki onlar “hayat” tır!
Çünkü onlar halka mal olmuşlardır.
Hepsinin eline, yüreğine, gönlüne ve gözüne sağlık!
Ve unutmayın,
Gazeteciler ve televizyoncular sanatın yeni versiyonunu bizlere yaşatmaktadırlar, onları da televizyon ekranlarında farklı dallarda sanatçılarımızdır. Bizler sanata değer verdiğimiz sürece sanatçılar nefes alır.

Gelişen ve değişen dünyada,
“Küreselleşmenin en büyük nimeti”
olarak sunulan, Önemli bir gerçek var.
O da hangi coğrafyada yetişmiş olursa olsun, Sanatı ve sanatçıyı sınır ve sınırlamalardan arındırarak takip etme imkânı.
Çünkü bu imkânla sonuna kadar bağımsız kalma yetisine sahip olan sanatçı,
“İktidarlar sanatçılara özgürlük bahşedemez, sanat ve sanatçı doğuştan özgürdür”
desturuyla hareket ederler.

Onedenle de, Genel olarak bakıldığında dünyanın her tarafında
Gazeteci ve televizyon ekranında karşımıza çıkanlara ayrı bir önem verilir.
İşte bu değer çerçevesinde o ülkenin demokratik yaşamında önemli gelişmeler olur.
Maksat ülkelerin hayata bakışını mukayese etmek değil,
Amacımız gazeteci ve televizyoncuya duyulan önemi vurgulamaktır.
İşte bu ilke doğrultusunda yola çıkan,
Türkiye olarak
Bu yıl ilkini gerçekleştireceğimiz
“Mavi Portakal” Televizyon Ödüllerinde
Mesleğinde televizyon sektörüne damgasını vurmuş olan isimleri ödüllendiriyoruz.
İzleyici, televizyona gönül vermiş birçok kişi interaktif oylama ile belirlenen isimler ödüllerini alacaklardır.
Mustafa Kemal Atatürk’ün dediği gibi;
“Basın, milletin müşterek sesidir. Bir milleti aydınlatma ve irşatta, bir millete muhtaç olduğu fikrî gıdayı vermekte, hulâsa bir milletin hedefi saadet olan müşterek bir istikamette yürümesini teminde, basın başlı başına bir kuvvet, bir mektep, bir rehberdir”
Mutlu gelecekler Türkiye!.

Organizasyon Komitesi Başkanlığı