Osmanlı’nın son döneminde İngilizler
Mısır’ı işgal ettiğinde Osmanlı’nın uzun zaman haberi olmamış.
Mesela Rus Ordusu doğu sınırımıza yaklaştığında doğu da ki ordulara
komutanlık yapan paşa, kendisine bu haber geldiğinde inanmamıştır.
Osmanlı’nın son iki yüzyılı devletin çözüldüğü ve işlevini yerine getiremediği bir yapıya dönüşmüştür.
Bu yüzden “devlet aklı” diyerek devlet kavramı geçiştiremeyiz.
Devlet, anayasal devlet olmak zorunda.
Yürütme yasama ve yargı erkleri ve buna haber alma hakkı olan medyayı da eklemek suretiyle meydana gelen devlet kendi iç denge denetim makenizmalarını çalıştırmak zorunda.

Eğer bunlar olmazsa ne olur?
Parti devleti olur.
Parti devletinin aklıda parti aklı olur.
Buna “devlet” diyemeyiz.
Bugün devletin milletini kuşatamaması va kucaklayamamasının sebebi de budur.
Biz bir an önce devletin milletin devleti olmasını ve milletine refah, özgürlük, mutluluk, güvenlik sağlamasını istiyoruz.
Günümüzde ülkeyi idare edenler artık halkını ve temsilcilerini açıktan tehdit eder oldular.
Bunu Abdulhamit’te yaptı.
Sonuçları devlet ve tebaası için çok ağır oldu.
Bu yüzden devlet kesinlikle denetlenebilir,hesap verebilir olmalı.
Yoksa devlet hanedan devletine dönüşerek bir avuç azınlığa hizmet eden bir yapıya dönüşmektedir.
Bugünde dün Topkapı sarayının duvarları arkasına sıkışan devlet,
Beştepe’de ki sarayın duvarları arkasına sıkışmıştır.

Bu sebeple CB: “Esnafın halinde bir şey yok.

Esnaf dükkan kapatıyor sözleri doğru değil.” derken içerisinde bulunduğu sarayın duvarları arkasında kendisine ait bir dünya yarattığını ikrar etmiş oluyor.
Biz Akp’li esnaflara da ziyaretlerde bulunduk.
Onlarda iktidarın ekonomik politikalarını şiddetle eleştirdiler.
Sonuç olarak devlet aklı, ne zaman millet aklı olursa DEVLET olur.
Ancak o zaman da DEVLET AKLI’ndan bahsedebiliriz.
Aksi mümkün değil.